• +90 542 400 97 00
  • Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
  • Pzt-Cuma 9:00-18:00
  • Üreme çağındaki kadınların yaklaşık %6-8’inde görülmektedir. Sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte hipofizden salgılanan ve overlerin normal çalışmasını sağlayan gonodotropinlerin salınmasındaki dengesizlik, insülin direnci ve kronik inflamasyon suçlanmaktadır.

    Polikistik Over Sendromunun Belirtileri nelerdir ?
    • Adet düzensizliği, adetlerde gecikme (sıklıkla 2-3 ayda bir adet görme, ya da bir yılda 9 ‘dan az adet görme)
    • Yüzde ve vücutta kıllanma artışı şeklinde kendini gösteren erkek tipi kıllanma (hirsutizm).
    • Ciltte yağlanma
    • Sivilcelenme (akne).
    • Erkek tipi saç sökülmesi (alopesi).
    • Ses kalınlaşması.
    • Kilo alma ya da kilo vermede zorluk.
    • İnfertilite (kısırlık).

    Polikistik Over Sendromunun Tanısı nasıl koyulur ?
    • Aşağıdaki 3 kriterlerin en az ikisinin varlığında Polikistik over tanısı koyulur.
    • Yumurtlama azlığı (oligomenore ) ya da hiç olmaması (amenore)
    • Ultrasonda yumurtalıkta polikistik over görüntüsünün saptanması
    • Klinik veya laboratuvar bulgusu olarak hiperandrojenizm saptanması (hirsutizm , alopesi , akne veya kanda testesteron seviyelerinde artış)
    Polikistik over sendromunun tedavisi nasıl yapılır ?

    Polikistik Over Sendromu tedavisinde bilinmesi gereken en önemli nokta; mevcut tıp bilgileri ışığında PCOS’u kökünden çözüp atan bir tedavi henüz geliştirilememiş olmasıdır.

    1. Basamak tedavide;

    Hastaların yaşam tarzlarını değiştirmeleri çok önemlidir. Etiyolosijinde insülin direnci ve kronik inflamasyonun suçlanması nedeniyle hayat tarzında yapılacak kalıcı değişiklikler PCOS semptomlarını azaltmada ve yumurtalıkların tekrar çalışmaya başlamasında etkili olmaktadır.

    • Kilo vermek (mevcut kilolarının en az %10’unu vermeleri)
    • Düzenli spor yapmak (en az haftada 3 gün 30-45 dk yürüyüş, yüzme)
    • Karbonhidrattan ve glutenden fakir beslenme, protein ağırlıklı ve sebze - meyve ağırlıklı beslenme
    • Düzenli uyku (7-8 saat)
    • Stresten uzak durma.

    2.Basamak tedavide;

    Yeterli kiloya ulaşması, düzenli spor ve diyet yapmamısına rağmen şikayetlerinde değişiklik olmayan hasatalarda semptoma yönelik tedavi planlanır.

    Adet düzensizliği ile gelen ve korunma isteyen hastalarda öncelikle tercihimiz doğum kontrol hapları olmaktadır.

    Gebelik planlayan hastalarda yumurta geliştirici ve gerektiğinde yumurta çatlatmayı sağlayan ilaçlar tedaviye eklenir. Öncelikle Klomifen Sitrat ya da Aromataz İnhibitörleri ile yumurta gelişimi takip edilir. 3-4 siklus tedaviye rağmen gebelik elde edilemezse, tedaviye gonadotropinlerin kullanımı ile devam edilir ve sıklıkla tedaviye aşılama da eklenir. Bundan da yanıt alınamayan hastalarda en son basamakta İnvitro Fertilizasyon (tüp bebek tedavisi) uygulanır.

    İnsülin direnci olan hastalarda insülin direncini azaltan metformin kullanılabilmektedir. Tedaviye Miyo-inositolün eklenmesi de insülin direncinin azaltılmasında etkili olabildiği yaılan çalışmalarda görülmüştür.

    Kıllanma artışı ile gelen hastalarda antiandrojenik etkili doğum kontrol hapları ile birlikte lazer epilasyon uygulanmaktadır.

  • Adet düzensizlikleri; kadınların Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanlarına en sık başvuru nedenlerinden biridir. Görülme sıklığı doğurganlık çağındaki kadınların %9- 30’ u arasında değişmektedir. Adet düzensizliği; kadının normal menstrual siklusu dışında kanamaların olmasıdır. Normal menstrüal siklus; 21-35 gün aralıkla, 2-7 gün süren, ortalama 30-40 ml kan kaybıyla ( günde 2-3 ped) birlikte olan kanamalardır.

    Adet düzensizlikleri kendini sıklıkla adet kanamalarında fazlalık , adet kanamasının uzun sürmesi ya da adet öncesi veya adet sonrası lekelenmeler ve kanamalar olarak kendini gösterir. Bazen de adet kanamasının az olması ya da hiç olmaması olarak görülür.

    Adet görmeye başlayan genç kızlarda ilk 2 yıl ve menapoz öncesi dönemde adet düzensizlikleri sıklıkla görülmektedir ve doğal bir süreç olarak kabul edilir.

    Adet düzensizliğinin pek çok sebebi vardır. Ancak adet düzensizliği ile gelen bir hastada öncelikle dışlanması gereken gebelik ve gebeliğe bağlı komplikasyonlardır. Bu nedenle öncelikle hastada gebelik olmadığından emin olmak gerekir. Bunun haricinde diğer nedenler endokrinolojik nedenler, sistemik hastalıklar ve jinekolojik problemler başlığı altında incelenebilir.

    1.ENDOKRİNOLOJİK NEDENLER:
    • Yumurtlamanın olmaması (Anovulasyon): Düzensiz kanamaların en sık nedenidir. Yumurtanın gelişememesi ya da yumurtlamanın olamamasına bağlı oluşur. En sık görülen anovulasyon sebebi Polikistik Over Sendromudur (PCOS). Polikistik Over Sendromu’nda henüz tam saptanamayan bir sebep ile yumurta gelişimi bloke olmuştur. Sıklıkla suçlanan insülin direnci ve kronik inflamasyondur. Hastalarda sıklıkla 2-3 ayda bir adet görmeye ya da yılda 9’dan az adet görmeye neden olmaktadır.
    • Anovulasyon, menarş ( ergenlik dönemi ) ve menapoz dönemindeki kadınlarda da görülmektedir. Menarş döneminde ortalama 1-2 yıl adet düzensizlikleri olabilmektedir. Hipotalamo-hipofizer aksın tam gelişememesi nedeniyle FSH ve LH hormonlarının salınımı düzenli olamamakta ve yumurtalıkların çalışması düzenli olamadığı için adetler düzensiz seyretmektedir. Hipotalamo-hipofizer aksın olgunlaşması 1-2 yılı bulabilir ve bu süreçte 2-3 ayda bir adet görme gibi adet düzensizlikleri görülebilmektedir.
    • Menapoz öncesi dönemde ise yumurtalıklardaki yumurta rezervinin azalmasına bağlı olarak kadınlar önce sık sık adet görmeye , ardından 2-3 ayda bir adet görmeye başlarlar. Bu süreç bazen 2-3 yılı bulabilmektedir. Bu süre zarfında yoğun , parçalı kanamalar olmadığı müddetçe bu sürecin doğal bir süreç olduğu akılda tutulmalıdır.
    • Hipotiroidi ( Tiroid bezinin az çalışması) , hipertiroidi ( Tiroid bezinin fazla çalışması ) gibi tiroid bezinin fonksiyonun bozulduğu durumlarda, insülin direnci ve diabet gibi durumlarda, böbrek üstü bezinin hastalıklarında (Cushing hastalığı) ve hipofiz bezi hastalıklarında (hiperprolaktinoma..) da anovulasyona bağlı adet düzensizlikleri meydana gelir. Hipotiroidide sıklıkla adet kanamalarında fazlalık ve sık sık adet görme gözlenirken ,hipertiroidi varlığında adet kanamalarının aaralarında uzamalar ve adet kanamalarında azalmalar görülmektedir. Hiperprolaktinemi ( prolaktin yükseliği ) durumunda ise adetlerde gecikmeler sıklıkla kendini göstermektedir.
    • Ovulasyon (yumurtlama ) varlığında en sık görülen endokrin sebep ise Korpus Luteum Yetmezliğidir. Corpus luteum, yumurtlama sonrasında yumurtalıkta kalan hücrelerin oluşturduğu, progesteron salgılayan yapıdır ve Sarı cisimcik olarak da adlandırılır. Progesteron gebelik oluştuğunda gebeliğin devamı için gerekli olan hormondur. Gebelik oluşmadığı durumda ise corpus luteum bir süre sonra yavaş yavaş fonksiyonunu kaybeder ve progesteronun endometriumdaki etkisini kaybetmesine bağlı olarak çekilme kanaması yani adet kanaması ortaya çıkar. Korpus luteum yaklaşık 14 gün etkinliğini korumaktadır. Bazen beklenenden daha erken fonksiyonunu yitirebilmektedir. Bu durum Korpus Luteum Yetmezliği olarak adlandırılır. Hastalarda adet öncesi lekelenme ya da sık sık adet görme şikayetlerinin yanında infertiliye ve Tekrarlayan gebelik kayıplarına da neden olabilmektedir.

    2. SİSTEMİK HASTALIKLAR:
    • Koagulasyon sistemini (pıhtılaşma sistemi ) bozan hastalıklar menstruel düzensizliklere eden olmaktadır. İTP (İdiopatik Trombositopenik Purpura ), Von Willebrand hastalığı, Lösemi, Lenfoma… gibi hematolojik kanserler pıhtılaşma sistemini bozarak yoğun kanamalara neden olmaktadır. Von Willebrand Hastalığı bunlardan en sık görülenidir (%13). Özellikle adölesan döneminde yoğun menstruasyon kanaması olan genç kızlarda mutlaka araştırılması gerekmektedir.
    • Karaciğer ve Böbrek hastalıkları, Obezite, Antikoagulan , Kortikosteroid kullanımı… gibi dışardan ilaç kullanımı da diğer adet düzensizliği sebebidir.

    3. JİNEKOLOJİK PROBLEMLER :
    • Doğurganlık yaşındaki kadınlarda GEBELİK mutlaka araştırılmalıdır ve akılda tutulmalıdır. Gebeliğe bağlı düşük, düşük riski ve dış gebelik.. gibi komplikasyonlar sıklıkla kanama olarak kendini gösterir. Bu nedenle doğurganlık dönemindeki kadınlarda adet düzensizliği nedeniyle başvuran her hastada gebelik dışlanmalıdır.
    • Servisit ve Endometrit gibi genital enfeksiyonlar, anormal kanamalara neden olabilmektedir. Tanısı Jinekolojik muayene ve gerekirse kültür ile koyulabilmektedir.
    • Endometriozis ( çikolata kisti ) ve Adenomyozis de adet öncesi lekelenme, adet kanamasının fazla olması.. gibi adet düzensizliklerine neden olabilmektedir. Tanısında detaylı anemnez, dikkatli bir jinekolojik muayene yapılmalıdır.
    • Doğurganlık çağındaki kadınlarda en sık sebep ise myomlardır. Submukozal ve intramural yerleşimli myomlar sıklıkla anormal kanamalara neden olabilmektedir.
    • Endometrial polipler ise bir diğer sık rastlanan nedendir. Özellikle premenapozal dönemde daha sık rastlanmaktadır. Adet öncesi ve sonrası lekelenme, adet ortası lekleneme gibi düzensizliklere neden olabilmektedir. Tanısında ultrason ile şüphelenildikten sonra histereskopi ile direkt endometrial kalitenin içi incelenerek koyulur.
    • 35 yaşın üzerinde mutlaka jinekolojik kanserler akla gelmelidir.
  • Polikistik Over Sendromu (PCOS) henüz nedeni tam olarak ortaya konulamamış bir şekilde , yumurta gelişimini ve yumurta çatmamasını engellediği ya da düzensiz hale getirdiği için hamile kalma olasılığını düşürmektedir. Bu nedenle PCOS’lu kadınların hamile kalma ihtimali, normal kadınlara göre daha düşüktür. 

    Yumurta gelişimindeki ve yumurta çatlamasındaki aksaklıktan sıklıkla insülin direnci ve kronik enflamasyon suçlanmaktadır. Bu nedenle insülin direncinin düşürülmesi ile yumurta gelişiminin ve yumurtlamanın kendiliğinden oluşabildiği görülmüştür.

    İnsülin direncini düşürmek için hemen ilaç başlamaktan ziyade öncelikle hayat tarzı değişikliği yapılması gerekmektedir. Hayat tarzındaki kalıcı değişiklikler ile yumurtalıkların çalışmaya başladığı ve hastaların kendiliğinden gebe kalabildikleri görülmektedir.

    Bunun için;

    • Kilo verin ( mevcut kilonuzun en az %10’unu vermeniz )
    • Düzenli spor yapın (en az haftada 3 gün 30-45 dk tempolu yürüyüş, yüzme… gibi kardiyak aktiviteyi artırıcı sporlar )
    • Karbonhidrattan fakir ( hamurişi , pilav , makarna ❌), protein ağırlıklı ve sebze - meyve ağırlıklı beslenin. Polikistik over sendromu temelinde kronik inflamasyon da sorumlu tutulduğu göz önüne alınırsa glutensiz beslenmenin de faydalı olabileceği düşünülmektedir. Hatta bu konuda bir diyetisyenden de destek alabilirsiniz.
    • Paketli gıdaklardan uzak durun.
    • Düzenli uyku uyuyun.( 7-8 saat )
    • Stresten uzak durun
    • Myo-inositol içeren vitamin desteğini doktorunuz ile görüşerek başlayabilirsiniz.
    • Kilonuz fazlaysa beraberinde metformin gibi insülin direnci düşürücü ilaç doktor kontrolünde başlanabilir.
    Bütün bu değişikliklere rağmen halen gebelik oluşamazsa;
    • Yumurta geliştirici ve yumurtlamayı destekleyici tedaviler başlanır. Genellikle Klomifen sitrat, Aromataz inhibitörleri ( Letrozol …) ile tedaviye başlanabilir. Bunların kullanımı ile yumurta gelişimi takip edilir ve gerekli görülürse tedaviye yumurta çatlatıcı tedaviler de eklenebilir.
    • Klomifen Sitrat ve ya Aromataz İnhibitörleri ile yapılan tedavinin 4-6 ay kullanılmasına rağmen gebelik oluşamazsa Gonadotropinlerin ( rekombinant FSH..) kullanılması ile tedaviye devam edilebilir. Sıklıkla bu tedaviye İntrauterin İnseminasyon ( aşılama ) da eklenmektedir.

    Tedavi sırasında unutulmaması gereken en önemli nokta, tedavinin basamak basmak uygulanmasıdır. İlk tedavi sonrası gebelik oluşmazsa üzülmeyin, umudunuzu kaybetmeyin ve denemeye devam edin.

    Tedavide son basmak ise genellikle İnvitro Fertilizasyon ( tüp bebek) tedavisidir. Günümüzde tüp bebek tedavilerinin gelişmesi ile yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır.

  • Yaklaşık her 3 kadından birinde görülen idrar kaçırma, kadınların dile getirmediği ancak bir o kadar da onları sosyal hayatta zorlayan bir durumdur.

    2 tip idrar kaçırma vardır

    1. stress inkontinans dediğimiz öksürme , hapşırma, oturma , kalkma gibi karın içi basıncının arttığı durumlarda ortaya çıkan idrar kaçırma
    2. urge inkontinans dediğimiz ise tuvalete yetiştirememe tarzında idrar kaçırmadır
    Mikst inkontinans ise her iki durumun aynı anda görülmesidir .

    İdrar kaçırma çoğunlukla ilerleyen yaş ile ortaya çıkmakla birlikte , çok doğum ,zor doğum ve iri bebek doğurma öyküsü , obezite , kronik akciğer hastalığı, sigara içimi gibi durumlarda da erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır .

    Asıl patoloji pelvik taban kaslarında zayıflamadır

    Tedavisinde öncelikle yaşam tarzı değişiklikleri önerilir . Alkol , kafein , çay içiminin kısıtlanması , sigara içiminin kesilmesi , kilo verilmesi... gibi

    • Düzenli olarak mesanenin boşaltılması (2-4 saatte bir )
    • Mesane kapasitesinin artırılmasına yönelik egzersizler
    • Pelvik taban kaslarının kuvvetlenmesine yönelik #kegelegzersizleri

    Bütün bu önlemlere ve egzersizlere rağmen idrar kaçırma devam ediyorsa, idrar kaçırmanın şekline yönelik tedavi planlanır

    Urge tipi idrar kaçırmada sıklıkla ilaç tedavisi tercih edilirken

    Stress tipi idrar kaçırmada ise cerrahi tedavi öne çıkmaktadır . Cerrahide ise hastaya göre tercih edilen yöntem değişmektedir . #tot ( #transobturatuvartape ) , #ivs ( #intravaginaltape ), #burch... gibi

    Ne zaman doktora başvurmalıyım?

    İdrar kaçırmanız sizi sosyal hayattan uzaklaştırıyorsa mutlaka bir kadın doğum uzmanına muayene olun.

    İletişim

© 2024 Op. Dr. Hacer SADIKOĞLU. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı.

CİSED Beşiktaş Şube Başkanı. Tüm Hakları Saklıdır.